İklim politikalarının geliştirilmesinde sivil toplumun önemine değinmeden önce, Sivil Toplum nedir buna değinelim.
Sivil Toplum, kamu politikalarının oluşumunu etkilemek de dâhil olmak üzere, ortak çıkarları olan eylemleri savunmak, teşvik etmek ve bunlara katılmak için bir araya gelen grupları temsil eder. Sivil toplumun ana rollerinden biri, hükümetler ve vatandaşlar veya topluluklar arasındaki bilgi ve kapasite uçurumunu kapatmaya yardımcı olmaktır.
Sivil toplum veya toplumun sözde “üçüncü sektör”ü, siyasi, kültürel, sosyal veya ekonomik alanlarda ortak amaç ve idealleri sürdürmek için insanların örgütlendiği, partizan olmayan ve şiddet içermeyen tüm Devlet dışı, kar amacı gütmeyen yapıları içerir. Bu yapılar şu şekilde sıralanabilir: iş ve sektörel dernekler, sektör birlikleri, hükümet dışı kuruluşlar, düşünce kuruluşları ve akademi, çevre kuruluşları, insan hakları, barış ve gençlik grupları, sendikalar ve işveren dernekleri, ağlar ve platformlar.
Sivil toplum, değişen iklimde ve politika oluşturmada katalitik bir rol oynamaktadır. Sivil toplum kuruluşları, iklim değişikliği konusunda yeni yasalar, programlar, politikalar veya stratejiler için baskı kurabilir, hükümetleri taahhütlerinden sorumlu tutabilir ve iklim değişikliğinden en çok etkilenen hassas grupların[1] çıkarlarını gözetebilir.
Sivil toplumun kilit yönlerinden bazıları ve toplum için önemi aşağıda özetlenmiştir:
- Güçlendirilmiş bir sivil toplum, her türlü demokratik sistemin çok önemli bir bileşenidir. Çoğulculuğu temsil eder ve teşvik eder ve daha etkili politikalara, adil ve sürdürülebilir kalkınmaya ve kapsayıcı büyümeye katkıda bulunur.
- Hükümetler, kalkınma ve demokratik yönetişim için birincil sorumluluğu taşırken, hükümetler ve STK’lar arasındaki sinerji, sürdürülebilir olmayan kalkınma sorunlarının üstesinden gelinmesine yardımcı olabilir.
- STK’lar şeffaf ve hesap verebilir yönetişim için artan bir talebi bünyesinde barındırır.
- Ekonomik adaletsizlikler, sosyo-ekonomik eşitsizlik ve çevresel zarar konusunda endişe ve farkındalığı artırarak sosyal refaha katkıda bulunur.
- Geri bildirim mekanizmalarına ve halkla istişareye dâhil olma taleplerinde bulunabilir; erişim reddedildiğinde ise “gölge” konferansların oluşturulması yoluyla politika sürecine dahil olma seçeneklerini artırabilir.
- Politika tercihlerinin politika önerilerine dönüştürülmesini kolaylaştırabilir.
- Baştan aşağıya katılımı artırarak yönetim kurumlarının problem çözme ve karar verme kapasitesini geliştirebilir.
- Yerel çıkarları temsil eder ve yerel halkın ve seçmenlerin çıkarları için kaynakları harekete geçirmeye ve güvenceye almaya yardımcı olabilir.
- İklim değişikliği ve bunun geçim kaynakları ve yaşam ortamları üzerindeki olası etkileri hakkında toplumsal farkındalık oluşturmada katalizör rolü oynarlar. Etkilenebilirliği ve riskleri azaltmak ve toplumsal dayanıklılık oluşturmak için gerekli eylemler aracılığıyla toplumların kapasitelerini geliştirmelerine yardımcı olabilirler.
Bugün birçok uluslararası ve ulus üstü yapılanmanın içinde politika belirleme ve karar alma mekanizmalarında hükümetlerin yanında STK’lar da eşit birer aktör olarak yer almaktadır. Böylece, gelecek için tasarlanan demokratik toplumların oluşmasında, STK’lar önemli bir etkiye sahip olmaktadırlar.
AB’deki karar mekanizmalarında ve geleceğe yönelik tartışmalarında STK’lar her alanda yer almaktadır. Türkiye’de de sivil toplumun gelişimi sürecine Avrupa Birliği (AB) katılım süreci ivme kazandırmıştır. AB dinamik, çoğulcu ve yetkin sivil topluma önem atfetmekte ve kamu ile STK’lar arasında yapıcı ilişkiler kurulmasının önemini kabul etmektedir. Bu nedenle son yıllarda iddialı iklim hedefleri ve politikaların merkezinde olan AB ile olan ilişkilerde ve bu hedef ve politikalara uyum sürecinde en önemli paydaşlardan birini STK’lar oluşturmaktadır.
Türkiye’de iklim politikalarının gelişmesinde uluslararası kuruluşların (UNDP, REC, GEF, vb.) büyük rolü ve ağırlığı olmakla beraber sivil toplum kuruluşlarının çoğunlukla uyarıcı, harekete geçirici ve zorlayıcı bir rolü bulunmaktadır. Sivil toplumun en önemli etkisi kampanyalar, eylemler, eğitimler, farkındalık artırıcı çalışmalar, basın açıklamaları vb. yoluyla konuyu gündemde tutmak, hükümet politikalarını irdelemek/eleştirmek ve bazı örneklerde meselenin diğer alanlarla ilişkisini kurmaktır.
Her ne kadar sivil toplum alanında iklim değişikliği deyince akla önce çevre örgütleri gelse de, bazı düşünce kuruluşları ile meslek ve uzmanlık örgütleri de önemli aktörlerdir.
Sivil toplum alanında tabana en yakın olan örgütler, ağ veya girişim olarak yapılanmıştır ve bu tür yapılanmalar daha çok eylem ve kampanyalarla etkili olurlar. İklim değişikliği konusunda toplumsal farkındalığı artıran, politika geliştiren ve bir baskı grubu olarak ve/veya uzmanlık birikimiyle etkili olan çevre kuruluşları arasında büyük çevre örgütleri ile yeşil düşünce ve ekoloji alanında düşünsel ağırlığa sahip olanlar ön sıralarda gelmektedir.
Sivil toplum alanındaki en etkili kuruluşlar arasında düşünce kuruluşlarını da saymak gerekir. Bu kuruluşlar, amaçları, kadroları ve çalışma alanlarına bağlı olarak üniversitelere, özel sektöre ya da çevre örgütlerine yakın olabilirler. Bazı düşünce kuruluşları kamuyla da yakın işbirliği içinde çalışmaktadırlar.
İklim politikaları sürecinin belki de en canlı ve iddialı günlerinin yaşandığı bu dönemde, belli mekanizmalar ve daha yapılandırılmış katılımcı süreçler kurgulamak mümkündür. Hem politika yapma kapasitesi, hem de siyasi kararlılık, ancak tüm aktörlerin demokratik bir müzakere zemininde bir araya geldiği bir tartışma süreci sonucunda yaratılabilir. Böylece çözüm odaklı ve uygulanabilir politikaların üretilmesi ve bu politikaların daha geniş kesimler tarafından sahiplenilmesi mümkün olacaktır.
Monciatti, M., Marcu, A., Demirkol, M., Yarayan, N., Vollmer, A. 2022. Sivil Toplum için Politika Vizyonu Yol Haritası. CSD-VI AB-TR İklim Politikası Diyaloğu Projesi Raporu, Ankara.
Şahin, Ü. 2014. Türkiye’nin İklim Politikalarında Aktör Haritası. Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi, İstanbul.
Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma Bakanlığı Özel İhtisas Komisyonu Raporu. 2018. Kalkınma Sürecinde Sivil Toplum Kuruluşları. Ankara.
Vidačak, I. 2020. Sivill Toplum Kuruluşlarının Karar Alma Süreçlerine Katılımı için Araçlar Ve Yöntemler. Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV), İstanbul.
[1] UNFCCC’ye göre hassas grupların mevcut tanımı, 2018 : İklim değişikliğinin etkilerinden özellikle savunmasız ve orantısız şekilde etkilenen grup ve toplulukların yerleşik örnekleri vardır. Gençler ve yaşlılar çoğu durumda iklim tehlikelerine nüfusun diğer üyelerinden daha fazla maruz kalmaktadır. Yoksul ve zaman zaman yerli gruplar ve topluluklar da aynı şekildedir. Ayrıca, birçok toplumda kadın ve erkeğin farklı hak ve sorumlulukları vardır ve sonuç olarak daha kısıtlı haklara ve daha fazla sorumluluğa sahip olanlar iklim değişikliğinin orantısız etkilerinden muzdariptir. Belirli grupların ve toplulukların ülkeden ülkeye farklılık göstereceğini belirtmek önemlidir.